Hagia Sophia etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hagia Sophia etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Temmuz 2020 Cuma

Ayosofya dünya basınında: Dinler arası harmoniye zarar

Müzeden camiye çevrilen Ayasofya’da 86 yıl sonra kılıç ve tekbirlerle kılınan ilk cuma namazı dünya basınında geniş yer buldu
Müzeden camiye çevrilen Ayasofya Müzesi’nde 86 yıl sonra ilk defa kılınan Cuma namazı dış basında da gündem oldu. “Tam bir tiyatro, seküler mirasa tehdit, laikliğe savaş ve dinler arası harmoniye zarar’ yorumlarının yapıldığı haberler dünya basınında geniş yer buldu. O haberlerden bazıları şöyle;
The New York Times: Erdoğan Ayasofya’yı ibadete açarak aziz hedefe ulaşıyor. Erdoğan, uzun süredir dile getirdiği arzusunu gerçekleştirdi ve altıncı yüzyılda inşa edilen ve dünyanın en büyük katedrali olan Bizans yapısını neredeyse 90 yıl sonra yeniden ibadete açtı. Türkiye’deki birçok kişi, koronavirüsle birlikte iyice sallanan ekonomi nedeniyle Erdoğan’ın neredeyse 20 yıl sonra sarsılan siyasi duruşunu arttırma çabasının bir parçası olan hamleyi tam bir tiyatro olarak görüyor.
CNN: 80 yıldan fazla süredir müze olan Ayasofya, yeniden cami olduktan sonra ilk ibadet yapıldı. Erdoğan, Kuran’dan bölümler okuduğu Ayasofya’da cuma namazına katıldı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a göre koronavirüs kısıtlaması nedeniyle bina içine sadece 500 kişinin davet edildiğini söyledi. Binlerce insan ise binanın dışında Sultanahmet Meydanı’nda ibadet etti. UNESCO, Türkiye’nin bu kararından derin üzüntü duyduklarını belirtti ve bu kararın organizasyona önceden bildirimde bulunulmadan alındığını söyledi. Papa ise, binanın dönüştürülmesi nedeniyle çok üzüldüğü belirtmişti.
‘İsa ve Meryem beyaz bir perdeyle kapatıldı’
Reuters: Koronavirüse karşı önlem almak için beyaz maske takan Erdoğan ve bakanları, Ayasofya’nın Müslüman ibadethanesine dönüşünün simgesi olan ibadet için mavi halılara diz çöktü. Birkaç yüz davetli, 6. yüzyıl yapısındaki ibadet için Erdoğan’a katıldı. Erdoğan’ın damadı da olan Ekonomi Bakanı Berat Albayrak da dahil olmak üzere bazı insanlar telefonlarıyla bu tarihi anı kaydetti. Ayasofya’daki İsa ve Meryem resimleri, beyaz bir perdeyle kapatıldı.
‘Birçok dini ve siyasi lider tarafından eleştirildi’
BBC: Unesco Dünya Mirası olan Ayasofya, 1934 yılında müze olmuştu. Ancak Türk mahkemesi, camiden başka herhangi bir amaçla kullanılmasının yasal olarak mümkün olmadığı kararını verdi. Ayasofya’nın yeniden cami olması, dünya genelinde birçok dini ve siyasi lider tarafından eleştirildi. UNESCO Dünya Mirası’na giden kalabalıkların büyük bir heyecanı olsa da, herkes bu karardan memnun değil. İstanbul’u yöneten seküler muhalefet partisi, bu kararın dini değil siyasi olduğunu söylüyor.
‘Dinler arasındaki ayrımcılık derinleşti’
Ekathimerini: Binlerce Türk, Erdoğan’ın camiye dönüştürmesinin ardından Ayasofya’da toplanmaya başladı. 17 yıllık döneminde Erdoğan İslamcı ve dinci görüşün savunucusu oldu ve Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi fikrini destekledi. Erdoğan, laik Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu modern Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden şekillendirdi. Bu karar, Ayasofya’nın Müslüman ibadethanesine dönüştürülmesinin dinler arasındaki ayrımcılığı derinleştireceğini söyleyen kilise liderlerinin şiddetli eleştirilerini tetikledi.
Papa: ‘Endişeliyiz’
The Washington Post: Bu ayın başlarında Türkiye’nin üst idare mahkemesi, uzun süredir çabalayan Türk İslamcıları ve milliyetçilerinin zaferi olan, Ayasofya’nın müze statüsünün iptal edilerek camiye dönüştürme kararını aldı. Papa’nın da dahil olduğu bazı Hristiyan dini liderler, endişelerini dile getirdi ve Trump yönetimi Türkiye’nin kararının hayal kırıklığı olduğunu söyledi.
AP: Bir zamanlar Hristiyanlığın en önemli katedrali olan ve sonrasında cami ve müze olan Ayasofya’nın 86 yıl sonra tekrardan Müslüman ibadethanesine dönüştürülmesinin ardından, binlerce Müslüman İstanbul’un simgesine doğru yola çıktı. Erdoğan, “Bu, Ayasofya’nın zincirlerinden kurtulmasıdır. Gençliğimin en büyük rüyasıydı. Bu halkımızın özlemiydi ve başarıldı yorumunu yapmıştı. Erdoğan ayrıca camiye dönüştürme kararını, “cumhuriyetin kurucu liderlerinin müzeye dönüştürme yanlışının düzeltilmesi” olarak tanımladı.
Seküler mirasa bir tehdittir
Independent: Takke takan Erdoğan, Ayasofya’nın cami olarak yeniden açılışında, büyük kalabalığa Kuran’dan bölümler okudu. Bu, 1458 yıllık katedralin neredeyse 90 yıl sonra ilk İslami hizmeti. Tartışmalı olan yeniden camiye dönüştürme hamlesi, yapının Müslüman ve Hristiyanlar arasındaki dinler arası harmoni sembolü olarak görülmesine zarar verdi ve modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün seküler mirasına tehdit oldu.
Kaynak : Yeni Yaşam Gazetesi 

HDP'li Hüda Kaya: Erdoğan'ın halifeliği ve ömür boyu dokunulmazlığı gündem yapılabilir

İnsanlığın ortak mirasının altına çizerek buranın hakkını vermek istiyorsak Kurani davranmak zorundayız'

Artı TV’de yayınlanan Haber Aktüel programına katılan HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya,  Ayasofya’nın Danıştay kararı ile yeniden cami olarak ibadete açılmasını ve ortaya çıkan sembolik görüntüleri değerlendirdi.
Ayasofya’nın yeniden cami olarak ibadete açılmasının AKP için iç politika argümanı olması yanında, özellikle İslam dünyasına mesaj içerdiğini söyleyen Hüda Kaya Cumhurbaşkanı Erdoğan için “halifelik” tartışmalarının başlayabileceğini savundu.
İnanç sahiplerinin rıza olmadan bir ibadethanenin dönüştürülmesinin Kuran’a göre haram olduğunu söyleyen Kaya değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
“Ayasofya için tutumumu dile getirdim, ancak trol ordusunun çarpıttığı gibi değil. Ben olaya ilkesel olarak nasıl yaklaşmamız gerektiğine değindim ve hala aynı düşüncedeyim. Bugün yeniden bir fetih atmosferi oluşturarak dünyaya rövanşist söylemler gerçekleştirerek, ortaya koyulan sembolik görseller ile bir meydana okuma ortaya konuluyor.
‘18 YIL SONRA AYET Mİ İNDİ?’
“Ayasofya’nın cami haline getirilmesinin inançla olduğunu düşünmüyorum. Ayasofya’nın müzeden camiye çevrilmesi bu kadar önemliyse 18 yıl sonra mı bir ayet indi? Ne oldu da Ayasofya’yı camiye döndürme kararı aldılar. AKP’nin tükettiği dayanakları ve halkın karşısına çıkamama karşısındaki çaresizliğinin son adımıydı. Ayasofya’yı politik bir nesne olarak kullanmayı bir kenara bırakalım. Zamanlama önemliydi, ama diğer yandan AKP’yi ve temsil ettiği zihniyeti dünyaya karşı Batı’ya verdiği mesaj ve Müslüman dünyaya verdiği mesaj ile ne yapmaya çalışıyor anlamak gerek.
‘ÖMÜR BOYU DOKUNULMAZLIK GÜNDEM YAPILABİLİR’
“Ayasofya kendi başına spesifik bir mesele değildir. Sadece bir iktidar politikası meselesi değildir. Aynı zamanda zihniyetin, politik arka planında bir amaç vardır ve Ayasofya da bunun adımlarından bir tanesidir. Önümüzdeki günlerde AKP genel başkanının halifeliği ve halifelik etiketi altında ömür boyu dokunulmazlığı gündem yapılabilir. Ömür boyu başkanlık gündem haline getirebilir. Bu kimliğe sığınılarak eleştirilemez kılınmak istenebilir. Kutsal kimlik adı altında dokunulamaz, eleştirilemez, kutsanmış kişi vasfı gündeme gelebilir. Şu anda Ayasofya’ya gidenlerden tutun, gitmek isteyenlere kadar kraldan fazla kralcıların rövanşist bir atmosfere dönüştürdüğü bir ortamı görüyoruz.
‘KURAN’A GÖRE MEŞRULUĞU YOKTUR’
“Diyanet İşleri Başkanı’nın hutbesini dinlemeye çalıştım. TRT’de namaz bitince sunucuların misafirlere sorduğu sorular, kullandıkları ifadeler korkunç derecede cehaletin olduğu bir algıyı yansıtıyor. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanının Ayasofya için “İnsanlığın ortak mirası vasfını koruyarak ibadete açacağımızın altını çiziyorum” demişti. Ayasofya her boyutu ile İstanbul’un olduğu kadar şahsına münhasır bir özeli ve sembolik anlamı var. Eğer insanlığın ortak değeri olarak ibadete açılıyor idiyse siz buraya asla Ayasofya Cami-i Kebir-i Şerif diyemezsiniz. Bu isim asla ortak mirası ifade etmeyen ayrıştırıcı bir ifadedir.
“İnsanlığın ortak mirasının altına çizerek buranın hakkını vermek istiyorsak Kurani davranmak zorundayız. Hac Suresi 40. Ayet ile bir inancın mabedine dokunmak ve dönüştürmek haramdır. Bunun lamı cimi yoktur. Hangi topluluklar tarafından inşa edildiyse o inanç erbabının rızası olmadan egemenci karar ve tutumlar ile aktifleştirilmesinin Kuran’a göre meşruluğu yoktur.”
Kaynak: Artı Gerçek  / Demokrat Haber 

12 Temmuz 2020 Pazar

Greek political party calls for Atatürk’s house in Thessaloniki to become a genocide memorial museum

A Greek political party has called for the birth home of Mustafa Kemal Atatürk in Thessaloniki to become a museum commemorating the Greek Genocide in the Pontus region on the Black Sea.
The Greek Solution (Ελληνική Λύση) suggested to convert Atatürk’s house into a genocide memorial museum.
“No Turkish court can desecrate the over-chronic character of the Hagia Sophia,” the party said in a statement just one day before Turkey decided to turn it into a mosque.
“On the contrary, Greece can and must turn Kemal’s house into a museum of memory and honour of the victims of the [Greek] Pontian genocide,” Greek Solution said.
Although Turks think of Atatürk fondly as the founder of the modern Turkish Republic, Greeks, Armenians and Assyrians remember him as one of the main perpetrators of genocide against Christian minorities in the Ottoman Empire, that led to the systematic extermination of around 3.5 million people. With about a million Greeks exterminated on policies made by Atatürk and his predecessors, more than 1.2 million Greeks were forcibly removed from Turkey in 1923-1924 as a result of the the Treaty of Lausanne, decimating thousands of years of Greek life in Asia Minor, Pontus and Eastern Thrace.
The only thing Turkey’s mad drive to convert Hagia Sophia into a mosque has done, is provide the legitimacy for Greece to turn Atatürk’s birthplace into a Genocide Museum without any condemnation from Turkey, an opinion piece published by Greek City Times several day’s before Greek Solution’s suggestion said.
Turkish President Recep Tayyip Erdoğan and his administration have made it more than clear that Greece has no say in the conversion of Hagia Sophia into a mosque, as it undermines Turkish sovereignty.
He has set the rules, and the house of Atatürk, unlike Hagia Sophia, is not a UNESCO heritage listed site. There is no legal bounds to maintain Atatürk’s house and rather it should be changed into a historical accurate dedication to him – a genocidal mass murderer, the opinion piece suggested.
On Friday, Erdoğan also announced that Hagia Sophia mosque will be open for prayer on July 24.
“Hagia Sophia will start functioning as a mosque after 86 years. I hope this decision will benefit all of humanity. “The doors of Hagia Sophia will be open to everyone,” he said.
“Open to all, Muslims and non-Muslims,” ​​he added.
Source

11 Temmuz 2020 Cumartesi

Jetzt zehrt Erdogan die populistischen Notgroschen auf


Korrespondent

Der türkische Präsident hatte schon länger mit der Umwandlung der Hagia Sophia in eine Moschee geliebäugelt, aber Folgen für Außenpolitik und Tourismus befürchtet. Nun verschafft ihm ein Gerichtsurteil noch ganz andere Möglichkeiten.


Das Oberste Verwaltungsgericht hat entschieden: Der Beschluss der türkischen Regierung aus dem Jahr 1934, die Hagia Sophia in ein Museum umzuwandeln, ist ungültig. Nun könnte ein alter Traum der Islamisten in Erfüllung gehen und die ehemals größte Kirche der Christenheit wieder das werden, was sie seit der Eroberung von Konstantinopel 1453 bis 1934 schon einmal war: eine Moschee.
Das Gericht gab der Klage eines Vereins recht, der argumentiert hatte, die Unterschrift von Staatsgründer Mustafa Kemal Atatürk unter dem Museumsbeschluss sei gefälscht. Doch so wichtig ist dieses Urteil nicht. Denn natürlich könnte Erdogan als Regierungschef jederzeit einen Beschluss einer Vorgängerregierung aufheben. In den vergangenen Jahren hat er zwar immer wieder mit einer Umwandlung in eine Moschee geliebäugelt, konkrete Schritte aber aus Sorge um Auswirkungen auf die Außenpolitik, den Tourismus und die Moscheen, die der türkische Staat im Ausland unterhält, gescheut.
Stattdessen hat er auf dieses Verfahren vor dem Verwaltungsgericht verwiesen – und dessen Urteil über Twitter begrüßt. Erdogan versteckt sich hinter der Entscheidung einer vermeintlich unabhängigen Justiz, die tatsächlich mit Rechtsstaatlichkeit so viel gemein hat wie die Hagia Sophia mit einer Frittenbude.
Über deren künftigen Status wird also eine politische Entscheidung getroffen werden, keine juristische. Falls die Umwandlung bald erfolgt, wäre dies ein starkes Indiz für eine vorzeitige Neuwahl, über die Gerüchte kursieren. Die Vermutung: Da die ökonomische Situation miserabel und die Aussichten düster sind, könnte Erdogan lieber jetzt wählen lassen als später. Falls es hingegen bei dem regulären Termin im Jahr 2023 bleibt, dürfte er sich diesen Wahlkampfknüller bis dahin aufsparen.
Allerdings zeigt das Ganze auch, wie bedrängt Erdogan inzwischen ist. Die großen Erzählungen von Demokratie, Freiheit und Wohlstand, die jahrelang maßgeblich zum Erfolg der AKP beigetragen haben, sind krachend gescheitert. Stattdessen zehrt Erdogan die populistischen Notgroschen auf. Einen hat er aufgebraucht, als er die türkische Armee und ihre islamistischen Hilfstruppen gegen die kurdisch kontrollierten Gebiete in Syrien marschieren ließ, einen anderen bei der Öffnung der Grenzen für Flüchtlinge. Nach der Hagia Sophia blieben in der Reserve: der Abriss des Gezi-Parks und die Wiedereinführung der Todesstrafe. Nichts davon wird den Niedergang aufhalten. Die Frage ist nicht, ob dieses Regime zugrunde geht, sondern was es an zivilisatorischen Errungenschaften der Türkischen Republik noch mit sich niederreißt.

Source 

UNESCO :Statement on Hagia Sophi

Hagia Sophia: UNESCO deeply regrets the decision of the Turkish authorities, made without prior discussion, and calls for the universal value of World Heritage to be preserved
Paris, Friday 10 July – The Director-General of UNESCO deeply regrets the decision of the Turkish authorities, made without prior discussion, to change the status of Hagia Sophia. This evening, she shared her serious concerns with the Ambassador of Turkey to UNESCO.

Hagia Sophia is part of the Historic Areas of Istanbul, a property inscribed on UNESCO’s World Heritage List. “Hagia Sophia is an architectural masterpiece and a unique testimony to interactions between Europe and Asia over the centuries. Its status as a museum reflects the universal nature of its heritage, and makes it a powerful symbol for dialogue,” said Director-General Audrey Azoulay.

This decision announced today raises the issue of the impact of this change of status on the property’s universal value. States have an obligation to ensure that modifications do not affect the Outstanding Universal Value of inscribed sites on their territories. UNESCO must be given prior notice of any such modifications, which, if necessary, are then examined by the World Heritage Committee.

UNESCO also recalls that the effective, inclusive and equitable participation of communities and other stakeholders concerned by the property is necessary to preserve this heritage and highlight its uniqueness and significance. The purpose of this requirement is to protect and transmit the Outstanding Universal Value of heritage, and it is inherent to the spirit of the World Heritage Convention.

These concerns were shared with the Republic of Turkey in several letters, and again yesterday evening with the representative of the Turkish Delegation to UNESCO. It is regrettable that the Turkish decision was made without any form of dialogue or prior notice. UNESCO calls upon the Turkish authorities to initiate dialogue without delay, in order to prevent any detrimental effect on the universal value of this exceptional heritage, the state of conservation of which will be examined by the World Heritage Committee at its next session.

“It is important to avoid any implementing measure, without prior discussion with UNESCO, that would affect physical access to the site, the structure of the buildings, the site’s moveable property, or the site’s management,” stressed Ernesto Ottone, UNESCO’s Assistant Director-General for Culture. Such measures could constitute breaches of the rules derived from the 1972 World Heritage Convention

Source